“Evlenirken ‘Evet’ Demesi İçin Evlilik Teklifi Yaptığınız Kadınları, Boşanırken Neden Öldürürsünüz Ki?”

Kadın olmak zor.

Ama boşanmak isteyen bir kadın olmak, bu ülkede neredeyse bir ölüm sebebi.

Sinem Topaloğlu… 28 yaşında, bir gemi kaptanı.

Dümeni eline almış, kendi yoluna gitmeye çalışan bir kadındı.

Ama ne yazık ki, rotasını özgürlüğe çeviren kadınların önü hâlâ kesiliyor.

O da binlercesi gibi, uzaklaştırma kararına ve devletin sözde koruma mekanizmalarına rağmen, evinde kalbinden vurularak öldürüldü.

Ne kadar tanıdık bu cümleler değil mi?

“Boşanma sürecindeydi.”

“Uzaklaştırma kararı vardı.”

“Defalarca yardım istemişti.”

Ve yine aynı sonuç: Kadın ölü.

Sinem’in son paylaşımı:

“Hayvanları öldürmeyeceksin, ormanları yakmayacaksın, kadınlara ve çocuklara zarar vermeyeceksin. Efendi gibi yaşayıp ölüp gideceksin. İnsan olmak bu kadar basit.”

Basitti aslında. Ama bir kadının “gitmek istiyorum” demesi hâlâ kabul edilemiyor.

Bir kadın, sevmediği bir adamla yaşamak istemediğinde cezalandırılıyor.

Üstelik bu cezayı sadece erkek değil; sistem, toplum, hatta sessiz kalan herkes veriyor.

Boşanmak bir haksa, bu hakkı kullandığı için kadınlar ölmeyecek.

Uzaklaştırma kararları birer A4 kâğıdı değil, birer güvenlik kalkanı olacak.

Kadının canı, bir erkeğin incinmiş egosundan daha değersiz olmayacak.

Biz kadınlar, sadece boşanmak değil; yaşamak, nefes almak, var olmak istiyoruz.

Sinem’in ve onun gibi susturulan kadınların ardından sadece yas değil, değişim istiyoruz.

Çünkü birini evlenmeye ikna etmek için diz çöküyorsanız,

Ayrılmak istediğinde onun karşısında ayağa kalkıp gitmeyi de bileceksiniz.